İmamoğlu: "Onlara U dönüşü şansını bile vermeyeceğiz"

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beykoz Çubuklu’da, daha önce akaryakıt deposu olarak kullanılan Boğaz’a nazır silolaların dönüşümü, tadilatı ve restorasyonu şantiyesinde incelemelerde bulundu.

GÜNCEL 15.02.2024 16:32:02 57 0
İmamoğlu:

İnceleme gezisi sırasında, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularına da yanıtlayan ve Esasen İstanbul'un ciddi bir talihsizliği bu tür noktalarla ilgili alınan tavır diyen İmamoğlu, “Acaba Atatürk Fidanlığı, Büyükdere'de 250 bin metrekare, Boğaz’ın kıyısında niye çürümeye terk edildi 13 yıl, 14 yıl, 15 yıl Büyükşehir belediyesi dönemi. Bizden önceki iktidar dönemi. Merkezi irade, yerel irade aynı; hani Sayın Cumhurbaşkanı da diyor ya ‘aynı kulvarda.’ Ya da Atatürk Kent Ormanı, niye öylesine kaderine terk edildi, içine bir tek insanın bile girmediği, yürüyüş yapmadığı bir saha noktasında değerlendirilmedi?  Bence irdelenmesi gerekir. Başka bir B planı mı, C planı mı, D planı mı var akıllardan geçen ne de gezen?” diye konuştu.

“Kafeteryaya imar çıkaran, bu koca silolara Allah bilir ne çıkarırdı”

İmamoğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Boğaz’da imar çıkarmak kolay mı? Tabii ki yasaya bakarsanız, çok zor. Ama işte İstanbul Boğazı'nın tam böyle dibinde, Üsküdar Camii'nin önünde, bir gecede yıkıma gittiğimiz bir kafeteryanın, uydurma yapısının olduğu yere, Şehircilik Bakanlığı imar çıkardı bir gecede. Yani bunu da hangi yetkiye dayanarak çıkardı Sayın Bakan o dönemde? Müsilaj döneminde, Marmara kıyılarının imar yetkisini ve Adalar’ın imar yetkisini, bir kararnameyle İstanbul'un elinden alarak, bakanlığa geçirmişlerdi. Yani ‘Müsilajla imar yetkisinin ne alakası var’ diyeceksiniz. Evet. Biz de sorduk kendisine. Ne alakası var?"

“Çevre Şehircilik Bakanlığı, görevini birçok konuda eksik yapmıştır”

Basın mensuplarının "Muhalefeti siyasi malzeme yapmakla suçladı. Siz ne söylemek istersiniz bununla ilgili?" sorusuna İmamoğlu, “Çevre meselesi, tabii siyasi bir meseledir. Siyasete bakış, hayata bakışla ilgili bir meseledir. Ama tabii mesele ağır. Bir ÇED raporu meselesi var. Ve ÇED raporu konusunda, ‘21 tane kamu kurum görüşü gerekir. Bu bakanlığa ait değildir’ vesaire gibi, ne yazık ki çok bilgisizce bir yorum yapılmış. Çünkü, rapor ya da kurum görüşleri toplanır ama, ÇED raporunun Şehircilik Bakanlığı verir. Yani burada bile insanları yanıltan bir açıklama söz konusu. ÇED raporunun altına, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı imza koyar. O bakımdan, evet kurum görüşlerini toplarsınız ama ondan sonra siz karar verirsiniz. Burada bile hani, ‘Bu karar bize ait değildir’ yorumunu duydum. Çok yanlış. Çevre Şehircilik Bakanlığı, görevini birçok konuda eksik yapmıştır. Tabii şunu söyleyeyim: Yani daha dün Kanal İstanbul meselesinde, ‘ya-pa-ca-ğız’ diye heceleyen bir akıl, şimdi, ‘Vatandaşın gündeminde olmayan, bizim de gündemimizde yoktur’ diyebiliyor. Ama bu U dönüşlerinin uzağında bir yapı değil, o yapı” yanıtını verdi.

İmamoğlu Cumhurbaşkanı’nın Sisi ile görüşmesini de gündemine alarak, “Bu U dönüşünün en somut örneğini, dün, Sevgililer Günü'nde yaşadık. Yani ‘Sisi mi İmamoğlu mu’ diyen Sayın Cumhurbaşkanı, dün, Mısır'da, ‘Sevgili kardeşim’ diyerek, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde Mısır'ı ziyaret etmiştir. Bu U dönüşüne alışkınız. Ama biz, memleketimizin aleyhine yapılması muhtemel bu tür tavır ve davranışları sergileyecek insanlara, U dönüşü şansını bile vermeyeceğiz. Onları, geri vitesiyle inşallah, ait oldukları yere göndereceğiz” açıklamasını yaptı.

“Gerçekten aklı, İstanbul'da değil”

İmamoğlu, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi ihalesinin İBB’nin açtığı dava sonucunda iptal edilmesi konusuna da değinerek, “’İstanbul'da yeşil alan kazandıracağız’ dedikleri akla bakar mısınız? Havalimanına bir gecede eskavatörler, kamyonlar… Bir gecede. Hiç kimsenin haberi yok. Ve ihalesiz. Yani bu saldırı ne için? Yani kim için o havalimanını bir an önce kapatalım, bir an önce böyle bir telaşla? Bu cevabı bile çok hazin yani. Çok hazin. Bu cevabı bile üzüntü verici. Gerçekten aklı, İstanbul'da değil yani. Ve başka bir akılla konuştuğunu düşünüyorum. Muhtemelen kendi iradesi, zihninde bu cümleleri kurmuyordur. Ne söyleniyorsa ne anlatılıyorsa ne dikte ediliyorsa; onu telaffuz ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Hibya Haber Ajansı