Bu sabah güneş her zamanki edasıyla doğarken ülkeme ve ülkem asırlardır süregelen insani kaygılarla uyanırken güne ( Ekmek derdi, iş derdi, yani bildiğin yaşam kavgasında ). Benim memleketim; soğuk namlulardan sınır boylarına savrulan ve sonrasında çocukluğumuzun, gençliğimizin, ümitlerimizin peşine düşen kurşun sesleri uyanmakta.
İstanbul keşmekeşliğin ortasında geçirirken zamanı, benim memleketim; bedenine, düşlerine nereden nasıl geleceği belli olmayan ölümün kaygısında bakmakta saatlere...
Dün oradaydık....
Başlarına, evlerine, yüreklerine ve bedenlerine yağan bombalara, kurşunlara inat tertemizdiler, kocaman yürekliydiler yine bizi karşılarken. Savaşın korkunç gürültüsünde uykusuz ve kanlanmış gözleri her şeye inat umut ışığı ile gülümsüyordu... Sınıra sıfır noktasında yaşananları okurlarına, izleyicilerine aktarmak için uykusuz bekleyen, canlarını kalem uçlarına, kameralarına takan. Ölümün üzerine üzerine giden çelik yürekli basın emekçileri ile kucaklaştık önce. Hepsi benim için birer çelik yürekli kahramandırlar. Bu alsancak escortle başta yanlı basın, elini ayağını çekmiş ve Ceylanpınar'ı kaderine terk etmişken, inadına sesimizi ulusala duyuran NTV’nin çok değerli muhabiri, tanımış olmaktan onur duyduğum, duruşu barışa, umuda ışık olan Sevgili Gökhan Gerçek olmak üzere; Sevgili İbrahim Halil Çil, Bilal Tepedelen, İbrahim Polat, Musa Kılınç, M.Sait Aydın, Abdurrahim Aydın, Uğur Kuş, Şafak Sağ, Ceylanpınar Online Haber Merkezi ve eğer ismini unuttuysam affına sığındığım basının değerli emekçileri… Halkım adına, barışa inancım ve kavgam adına sizlere teşekkür ederim. İyi ki varsınız...
Dostlarla yorgun bir kucaklaşmadan sonra, sınıra sıfır noktasında demli bir çay tadında dertleşmek için oturduk. Sevgili Süleyman Algaç ve ailesinin bin bir emekle memleketimin hizmetine sunduğu, ilçemin tek sosyal buluşma noktasında demli çaylarımız, kurşun yağmurları ve bombaların korkunç gürültüleri arasında denizli escort masamıza. Daha ilk yudumda bir bomba selamladı bizleri bir kaç metre ötede kim bilir kaç masum canı alarak! Sonra diğerleri ve bitmek bilmeyen ölüm kokan mermiler. Çayımı her yudumladığımda kan kokusu ve çaresiz bir halkın yürek burkan çığlıkları yüreğimin orta yerine sağlanıyor, bense çaresizce ölümü seyrediyordum.
Basının değerli emekçilerinden Halil Çil'in kan çanağı gözlerine baktım. Sorumu anlamış gibi '' Abi bütün memleket gibi aylardır uyumak haram! Savaş gürültüsü başka şeye benzemiyor ki! '' dedi yorgun sesi ile.
Abdurrahim Aydın kardeşim asiydi. Olup bitene başkaldırmak ve kaderine terk edilmiş olmanın isyanı ile avazı çıktığı buca escort çığlık atıyordu adeta '' Biz kurşun yeme gerçeğine çoktan alıştık! Asıl derdimiz kurşun yarası değil, sonrasında kanayan yaramıza merhem çalacakların olmayışıdır! ''
Bir memleket düşünün; ölümün soğuk nefesinde günler, ayları kovayalan. Nefes alırken, uyanırken uyurken, yani yaşarken; her an ölüme hazır!... Sabah evinden bebesiyle sevdiceği ile helalleşen ve bir daha dönemezsem cümlesi ile ailesi ile vedalaşan... Bir memleket düşünün; gecesini yıldızların yerine kahpe mermilerin, bombaların ölümcül ateşinin aydınlattığı... Bir memleket ki, doktorların sahte raporlarla terk edip, yarasına neşter vurmaktan korktuğu. Bir memleket düşünün, sağ yanında şarapnel parçaları, solunda tank tüfek ve alnında kaleşnikoflara inat, düğünde el ele halay çeken!... Bir memleket ki sessizce yok oluyor, birer birer düşüyorken toprağa bir çığlık atıyor... BEN BURADAYIM, SİZ NERDESİNİZ?... And olsun ki bizler nefes aldığınız sürece çığlığınıza ses, yaranıza merhem olmak için savaşacağız ey memleketim. Ey toprağında ölüm çiçekleri filizlenen CEYLANPINAR...