2013-2015 yılları arasında yürütülen “Çözüm Süreci”ni bitiren temel olay olarak gösterilen Ceylanpınar cinayetlerine ilişkin dosyada, aradan geçen 10 yılın ardından dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde altı yıldır bekleyen dosyaya Emniyet Olay Yeri İnceleme’nin hazırladığı iki yeni belge eklendi.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, evde tespit edilen parmak izlerinden beşinin polis memuru Burak Kuru’ya ait olduğu belirlendi. Kuru, 22 Temmuz 2015’te başlarından vurularak öldürülen polisler Okan Uçar ve Feyyaz Yumuşak’ın mesai arkadaşıydı ve şimdiye dek verdiği tüm ifadelerde “olay yerine hiç gitmediğini” söylemişti.
“L38 Kodlu İz” ve Eşleşme
2 Aralık 2025 tarihli uzmanlık raporunda, olay yerinde “L38” koduyla kayda geçen parmak izinin Burak Kuru’nun sol serçe parmağıyla birebir eşleştiği ifade edildi. Toplam 10 parmak izinden yarısının Kuru’ya ait çıkması, dosyada yıllardır gündeme getirilen soru işaretlerini güçlendirdi.
Kuru’nun yalnızca otopsi işlemlerine tanık olarak girdiği biliniyordu; buna rağmen cinayet mahallinde iz bırakmış olma ihtimali, soruşturmanın seyrini kökten değiştirebilecek nitelikte görülüyor.
Yıllarca Reddelilen Talepler ve “Sürpriz” Terfiler
Cinayetle suçlanan ve delil yetersizliğine rağmen aylarca tutuklu kalan yedi genç, 2018’de beraat etmişti. Ancak avukatların Burak Kuru’nun tanık olarak dinlenmesi için yaptığı başvuruların tümü mahkeme tarafından reddedildi.
Soruşturmayı yürüten ilk savcı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu’nun fezleke aşamasında ani bir kararla Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’ne hâkim olarak atanması ve kısa sürede birinci sınıf hâkimliğe yükselmesi de dosyada tartışmalı başlıklardan biri olarak kayda geçmişti.
Ceylanpınar Emniyeti’nde görev yapan 22 polis daha sonra “FETÖ/PDY” soruşturmaları kapsamında tutuklandı ve kamu görevinden ihraç edildi. Gençler hakkında tutuklama kararı veren hâkim Nurettin Bulut da aynı süreçte görevden alınmıştı.
Siyasi Etkiler Süren Dosya
Ceylanpınar cinayetleri, çözüm sürecinin çöküşünde hükümet tarafından gerekçe gösterilen en kritik olaylardan biriydi. Somut delil bulunmadığı hâlde yürütülen uzun tutuklama süreçleri, işkence iddiaları ve adli makamlar üzerindeki siyasi baskı tartışmaları o dönem yoğun şekilde gündeme gelmişti.
Bugün ortaya çıkan yeni parmak izi raporu, hem adli sürecin yeniden açılmasını hem de sürecin siyasi etkilerinin güncellenmesini kaçınılmaz kılıyor. Uzmanlar, raporun Yargıtay aşamasındaki dosya üzerinde ciddi bir kırılma yaratabileceğini belirtiyor.
Kaynak: halk tv, Mezopotamya Ajansı, Artı Gerçek
