Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Milletvekilleri Nurettin Güven, Muharrem Işık ve Özgür Özel'le hazırladıkları “Kalemi Kırılan Gazeteciler” başlıklı raporu kamuoyuyla paylaştı. Raporda 12 yıllık AKP döneminde işten atılan gazetecilerin deneyimleri, medyadaki yeniden yapılandırma, AKP ile değişen medya sahipliği ilişkisi ve uluslararası ifade özgürlüğü örgütlerinin tepkileri yer aldı. Raporu kamuoyuna açıklayan Ağbaba araştırmaları sonucunda 12 yıllık AKP iktidarında en az 1863 gazetecinin işten çıkarıldığını, bu rakamın buzdağının görünen yüzü olduğunu söyledi.
"AKP Tarzı Medya"
Türkiye’nin bir “AKP tarzı medya” ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Ağbaba, bu durumu şu maddelerle özetledi: Recep Tayyip Erdoğan en büyük medya patronu. TMSF bu medyanın muhasebe şefi. Bilal Erdoğan aynı manşeti atan sekiz gazetenin genel yayın yönetmeni. Anadolu Ajansı ise AKP’nin basın bürosu. Bu medyada gazeteciler işten çıkarma, istifaya zorlama, emekliliğe zorlama, mobbing, tehfit etme ve hedef gösterme yoluyla baskı altında tutuluıyor. 189 sayfalık raporda “Önsöz”, “Raporun Kapsamı, Yöntemi, Amacı ve İçeriği”, “Kalemi Kırılan Gazeteciler”, “Ulusal ve Uluslararası Gazeteci Örgütlerinin Gözünden”, “Türkiye’de Basın Özgürlüğü”, “Alo Fatih”, “AKP’nin Medyaya Yönelik Baskıcı Söylemleri “, “AKP’li Yıllarda Kalemi Kırılan Gazetecilerin Öyküleri “, “Kalemi Kırılanların Kaleminden Öyküler”, “Kalemi Kırılan Gazeteciler Listesi” ve “Tutsak Gazeteciler Listesi “ başlıkları yer alıyor.
65 gazetecinin deneyimleri
Raporda 42 tanınmış gazetecinin, yaşadıklarının özeti, 20 gazetecinin ve ismini verilmediği üç muhabirin işten çıkarılma hikâyelerine ilişkin kendi kalemlerinden kısa yazılar yer alıyor. AKP’nin önde gelen isimlerinin basın ve basın özgürlüğü konusunda kullandığı söylemlerin dökümünün de yer aldığı raporda ayrıca Bireysel olarak işten çıkarılan gazetecilerin, toplu olarak işten çıkarılan gazetecilerin ve halen cezaevinde tutulan gazeteciler listesi yer alıyor.
12 yıllık AKP dönemi
Raporun hazırlayıcılarından Işık da 12 yıllık AKP döneminde basının yaşadığı dönemi şöyle aktardı:
Medya sahipliği değişti
Sabah gazetesinin Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı tarafından satın alınması “sahipli yoluyla medyayı kontrol etme” olarak yorumlanmıştır. Freedom House tarafından yayınlanan raporda da, Türkiye’de “sahiplik yoluyla medyayı kontrol etme” başlıklı bir bölüme yer verilmiştir. Daha fazla kâr etme amacıyla TV8 gibi bir haber kanalının bir şovmen tarafından satın alınmış ve sonrasında tüm haber ekibinin işten atılmıştır. Mesut Yılmaz, Milliyet’in satışı noktasında yaşananlar yüzünden Yüce Divan’da yargılanmıştı. Bugün denizli escortğimiz noktada, Sabah/ATV yolsuzluğu ve Akşam gazetesine iktidarca el konulması süreçlerinde, herhangi bir hukuki girişimde dahi bulunulmamıştır. Bu durum ülkemiz demokrasisinin denizli escortği noktanın vahametini ortaya koymaktadır. Özgür basının düşmanı olan AKP iktidarının sansürcü zihniyeti “Alo Fatih!” hattıyla somutlaşmıştır. Sabah/ATV yolsuzluğunda ayyuka çıkan “havuz medyası” ile varlığı reddedilemez bir hale gelmiştir.
TV'leri hükümet komiserleri yönetiyor
Gazetecilere, köşe yazarlarına yönelik baskı ve işten çıkarmaların yanı sıra, bugün denizli escortğimiz noktada, doğrudan TMSF tarafından el konulan gazete ve TV kanalları, atanan hükümet komiserleri ile yönetilmektedir. AKP’nin diktatoryal eğilimlerinin sadece özel sermayeli medya kuruluşlarına yönelik değildir. AA ve TRT gibi kamu kuruluşları üzerinde de ciddi bir baskı söz konusudur. Bunun yanında hızını alamayan AKP’nin Meclis TV’ye dahi sansür uygulaması, kamusal yayıncılık prensiplerinin dahi yerle yeksan edildiğini göstermektedir.
TGS, AA'dan tasfiye edildi
Doğrudan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç eliyle yürütülen bir operasyonla Medya-İş Sendikası kurulmuştur. Türkiye Gazeteciler Sendikasının (TGS) gücünün kırılması amacıyla yürütülen baskı politikalarıyla AA’daki TGS örgütlenmesi bitirilmiştir. TGS’den istifa ettirilen yüzlerce basın emekçisi çok kısa bir süre içinde Medya-İş’e üye yapılmış, bir kısım AA çalışanı emekliye ve istifaya zorlanmıştır. AA emekçi kıyımının ve sürgünlerin adresi haline getirilmiştir. Bu durum, AA’nın son dönemki habercilik anlayışlarına da yansımıştır.
TRT'de AKP kadrolaşması
Türkiye’nin bir diğer büyük medya kurumu olan TRT’de de AKP kadrolaşması tüm hızıyla sürmektedir. TRT, habercilik anlayışı itibariyle görülebilecek en kötü örnek durumuna düşmüş, kurumda çalışan basın emekçileri işsizlik ve boyun eğme ikilemine mahkûm edilmiştir. Basınımız, Türk basın tarihi boyunca hiçbir dönem, AKP iktidarı dönemindeki buca escort “yandaş, candaş, maldaş, zorundaş, havuz medyası, paralel, hain” gibi kesin çizgilerle ayrıştırılmamıştır.