Cumhurbaşkanı Erdoğan: "MİT, bizi tehdit edenlere cevabı çok net vermiştir"

SÜMEYYE YALÇIN - 10.01.2024 - HİBYA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kale Yerleşkesi'nde düzenlenenen Milli İstihbarat Teşkilatının 97. Kuruluş Yıl Dönümü etkinliklerinde konuştu.

GÜNCEL 10.01.2024 16:47:12 239 0
Cumhurbaşkanı Erdoğan:

Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Milli İstihbarat Teşkilatımızın değerli mensupları, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla hürmetle muhabbetle selamlıyorum.Milli İstihbarat Teşkilatımızın siz değerli mensuplarıyla beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

4 sene evvel yine sizlerle Kale yerleşkemizin açılışı münasebetiyle bir araya gelmiştik. Teşkilatımızın genişleyen vizyonunu gösterme yanında gücüne güç katan Kale yerleşkemizin tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Az önce kurumumuzun şanlı tarihine ışık tutan müzemizin açılışını yaptık. Vatan, gelenek ve gelecek kavramları üzerine tasarlanan müzemizin teşkilatımıza kazandırılmasında katkısı olan herkesi yürekten tebrik ediyorum.

Milli İstihbarat Teşkilatı'mızın 97'nci kuruluş yıl dönümüne ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Teşkilatımızın 97'nci yıl dönümünün canı gönülden tebrik ediyorum. Görevleri sırasında hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilik ile şereflenen mensuplarımıza ise sağlık ve afiyet temenni ediyorum.

Rabbim şehitlerimizin ruhlarını şad mekanlarını inşallah cennet eylesin. Ülkemizin 81 vilayeti ile birlikte dünyanın dört bir ucunda Türkiye için görev yapan teşkilatımızın tüm güzide mensuplarına teşekkür ediyorum.

Sözlerimin hemen başında bir hususu samimiyetle ifade etmek isterim. Aziz milletimizin takdiri ile 2002'den beri Türkiye'nin hizmetindeyiz. Artık 21 yılı deviren Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerimiz esnasında sizlerle hep yakın mesai içinde olduk.

Son 21 yılda hayat memat mesabesinde kritik günler yaşadık. Nice badireleri aştık, nice saldırılara maruz kaldık, nice zorlukların, engellerin üstesinden alnımızın akıyla geldik.

Tüm bu süreçlerde MİT mensuplarımızın sadece gayretlerine, cesaretlerine ve vatanperverliklerine değil aynı zamanda yüksek vazife şuurlarına, entellektüel birikimlerine, analiz kabiliyetlerine de bizzat şahitlik ettim.

Devleti için gerektiğinde hiç düşünmeden seve seve canını verecek nice kardeşlerimizle birlikte omuz omuza çalıştık. Dolayısıyla Milli İstihbarat Teşkilatı'mızın gizli kahramanlarının nasıl bir özveri ile görevlerini ifa ettiklerini şahsen çok çok iyi biliyorum.

Kimi zaman ailesinden, kimi zaman sevdiklerinden, kimi zaman sağlığından feragat ederek görev yapan MİT mensuplarımızı burada ayrı ayrı tebrik ediyorum. Rabbim hiç birinizin ayağına taş değdirmesin diyorum.

Türkiye ekonomik, siyasi ve askeri olarak küresel güç rekabetinin tam merkezinde olan bir bölgede yer alıyor. İnsanlığın gündemini meşgul eden krizlerin kahir ekseriyeti ülkemizin yakın çevresinde vuku buluyor.

Etrafımız adeta bir ateş çemberi ile kuşatılmışken hem ülkemizi büyütmenin hem de devletimizin güvenliğini sağlamanın gayretindeyiz. Belirsizliğin arttığı bu dönemde ülkemiz ekonomik, askeri, diplomatik ve istihbari alandaki başarıları ile adından söz ettirmektedir. Gelinen aşamada şu gerçeği hemen herkes kabulleniyor.

Türkiye küresel satranç tahtasında oyun kurucu bir aktör olarak müessir güç konumunu günden güne pekiştirmektedir. Masada ve sahada güçlü Türkiye iddiamız hamdolsun artık tüm unsurları ile birlikte gerçeğe dönüşmektedir.

Bakınız bunu sadece biz söylemiyoruz, Avrupa'dan Asya'ya, Afrika'dan Amerika'ya dünyanın farklı kıtalarındaki pek çok muhatabımızda bu gerçeği dile getiriyor. Son dönemde ülkemizin küresel siyasette artan varlığı ile ilgili kimi husumetten, kimi hayranlıktan, kimi de tamamen hasetlikten kaynaklanan pek çok haber, makale ve kitap yayınlanıyor.

Gerek ülkemizin attığı adımları takip edenler, gerekse 2002 öncesi ile bugünün Türkiye'sini karşılaştıranlar aradaki farkı zaten gayet iyi görüyor.

Karşımızdaki tablo şudur, birilerinin iddialarının aksine ülkemizde bir eksen kayması yaşanmamış bilakis uzun arayışlardan sonra ülkemiz asıl eksenini bulmuştur. Bu eksenin adı da Türkiye eksenidir.

Eskiden olduğu gibi başkaları ne der kaygısı ile hareket etmiyoruz. İç ve dış siyasette aldığımız her kararı hayata geçirdiğimiz her politikayı tamamen Türkiye eksenli olarak belirliyoruz.

Milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa Türkiye'nin neye ihtiyacı varsa kimin ne dediğine bakmadan onu yapmanın peşindeyiz. Doğru zamanda doğru adımlarla milletimizin çıkarlarını, gerek diplomasi, gerekse askeri sahada cesaretle savunuyoruz.

Suriye'nin kuzeyine yönelik askeri operasyonlarımız bunun açık bir örneğidir. Irak'ın kuzeyinde devam eden Pençe Harekatlarımız bunun örneğidir. Yaklaşık 30 yıllık işgalin ardından Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte Karabağ'ın özgürlüğüne kavuşturulması bunlardan biridir.

Kadim bağlarımızın olduğu Libya'nın meşru hükümetine verdiğimiz destek bunlardan biridir. Ege'den Karadeniz'e ve Doğu Akdeniz'e kadar mavi vatanımızı koruma noktasında ortaya koyduğumuz güçlü irade bunlardan biridir.

Bu örneklerin sayısını daha da çoğaltmak mümkündür. Nasıl hiçbir başarı tesadüfi değilse ülkemizin farklı sahalarda elde ettiği kazanımların hiçbiri de tesadüf eseri olmamıştır.

Bu başarıların tamamında aşta Milli İstihbarat Teşkilatı'mız olmak üzere ordumuzun, emniyetimizin, hariciyemizin ve diğer kurumlarımızın emeği, mücadelesi, alın ve yürek teri vardır.

Güvenlik kurumlarımızın eşgüdüm ve işbirliği içinde çalışması, milletimize işte bu tarihi başarıları yaşatmıştır. Sizlerin şahsında tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum.

Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte dünyada taşlar yerinden oynadı. Bu yeni dönemde jeopolitik giderek daha fazla öne çıkmaya başladı. Yine bu süreçte güvenlik konseptlerinde de köklü değişimlerin yaşandığını görüyoruz.

Örneğin daha 5-10 yıl öncesine kadar savunma harcamalarını israf gören, kamu bütçesine yük gören devletler son 1-2 sene içerisinde adeta silahlanma yarışına girdi.

Daha düne kadar güvenlik birimlerinin görev alanını daraltmaktan bahsedenler içimizde de var. Bütün bunlar bugün güvenlik kurumlarına sınırsız yetkiler veriyor. Batı'da da bizde de. Ülkeler arasında imzalanan güvenlik ve askeri işbirliği anlaşmalarının sayısı her geçen gün artıyor.

Türkiye hamdolsun bu riskleri çok erken fark eden savunma kapasitesine yatırım yapmaya çok erken başlayan ülkelerden biridir.  

Geçmişte bizi eleştirenlerin tamamı şimdi ülkemizi takdir ediyor. İHA ve SİHA'ların sembol olduğu savunma sanayii hamlelerimiz tüm dünyada hayranlıkla takip ediliyor. Bir dönem yüzde 80 oranında dışa bağımlı olduğumuz savunma sanayii bugün ülkemizin katma değeri en yüksek ihracat kalemi haline geldi.

2023 yılında 5,5 milyar dolar savunma ihracatı yaparak cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. İnsansız savaş uçağımız ANKA-3 ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.

Bu alanda çarpan etkisi yapacak KIZILELMA'nın testleri devam ediyor. Savunma sanayimizin yerli milli ürün yelpazesi genişledikçe ordumuz ve emniyetimizle birlikte MİT başkanlığımızın da imkan, kapasite ve kabiliyeti güçlenmektedir.

Bunun müspet sonuçlarını özellikle terör örgütlerine karşı mücadelemizde çok net bir şekilde görebiliyoruz. İnsansız hava araçlarını etkin şekilde kullanan kurumlarımızın en başında MİT başkanlığımız var. 

Milli İstihbarat Teşkilatımız yaygın kaynak ağı ve ileri teknolojiye sahip imkanları ile teröristlere nefes aldırmıyor. Suriye ve Irak'taki nokta istihbari operasyonlarımızla PKK'nın sözde lider kadrosunu inlerinde çıkamaz hale getirdik. Artık istihbarat teşkilatımız bunların ayak takımlarıyla uğraşmıyor.

Tamamiyle lider kadrolarını yok etmenin gayretinde. Mücadele bu şekilde veriliyor. Maliyeti yüksek olan bir adım atılıyor. Ayak takımı ile ne işimiz var? Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Bunun için ne diyorduk devamlı, inlerine gireceğiz. Peki girdik mi? Girdik, girmeye de devam ediyoruz.

Aralarında örgütün sözde başkanlık konseyi yürütme konseyi, askeri kanat, istihbarat, dış ilişkiler ve maliye sorumlularının da olduğu çok sayıda terörist ülkemiz için artık bir tehdit unsuru olmaktan çıkarıldı.

Hemen her gün sınırlarımızından yüzlerce kilometre ötede etkisiz hale getirilen bir caninin, bir alçağın haberini alıyoruz. Şehitlerimizin hesabını teröristlerden misliyle soruyoruz, soracağız.

Bölücü terör örgütü ile birlikte DEAŞ'a da çok ağır darbeler indiriyoruz. DEAŞ'ın sözde lideri el Kureyşi MİT tarafından Suriye'deki ininde etkisiz hale getirildi. Türkiye Cumhuriyeti belki yarına bırakır ama ihaneti ve terörü kimsenin yanına kar bırakmaz.

DEAŞ'ından FETÖ'süne, PKK'sından DHKP-C'sine kadar milletimizi hedef alan hiçbir illegal yapıya hayat hakkı tanımayacağız. İster içeride ister dışarıda olsunlar. İsterlerse fizana kaçsınlar devletimizin nefesi sürekli teröristlerin ensesinde olacaktır.

Bilhassa 15 Temmuz gecesi 253 vatandaşımızı şehit eden FETÖ'cü hainlerin peşini bırakmamakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılı'nda teröre ve teröriste yer olmadığının bilinmesini istiyorum. İnşallah bunu da sizlerin desteği ve gayreti ile birlikte başaracağız.

İstihbaratın bir yüzü haber alma ve bilgi toplama ise diğer yüzü de analiz ve kıymetlendirmedir. Ham bilginin titizlikle işlenip karar vericilerin istifade edebileceği bir parametreye dönüştürülmesi teşkilatın en az diğer işleri kadar mühimdir.

MİT'in terörle mücadele, dış istihbarat, istihbarata karşı koyma, teknik ve siber istihbarat alanında ürettiği bilgiler karar alma mekanizmamıza güç katarken krizlerin önlenmesi ve yönetilmesinde de kritik rol oynuyor.

Bu süreç aynı zamanda kurumun en önemli unsuru olan insan kaynağının kalitesini, kalibresini ve kabiliyetlerini de göstermektedir.

Hükümet olarak son 21 yılda özellikle 2010'dan itibaren teşkilatımızın insan kaynağının güçlendirilmesine yönelik pek çok adım attık. Ama daha da güçlendireceğiz. Daha da insan kaynağı noktasında elemanlarla takviye edeceğiz.

İlk kez rahmetli Turgut Özal döneminde başlayan MİT'in sivilleşmesi bizim dönemimizde daha da hız kazandı. MİT sivilleştikçe asli görevlerini daha etkin, çok daha başarılı bir şekilde icra etmeye başladı.

Şüphesiz bunda iç ve dış tehdit algısının doğru ve isabetli yapılmasının da çok ciddi payı vardır. Vesayet dönemleri sadece ekonomimize, sadece demokrasimize değil devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımıza da zarar vermiştir.

Bu dönemlerde teşkilatın nelerle meşgul olduğunu asıl sorumluluk alanı yerine vaktini ve enerjisini nerelere harcadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. İnşallah bir daha benzer enerji, vakit ve odak kayıplarının yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz.

Bugün teşkilatın tehdit öncelikleri ülkemizin ve dünyanın gerçekleri ile son derece uyumludur. Kurumun insan kaynağı havuzu da MİT'in ufkunu, vizyonunu ve faaliyet sahalarının gerektirdiği ihtiyacı karşılar hale gelmiştir. Önümüzdeki dönemde teşkilatın personel kapasitesini Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu yansıtır şekilde daha da güçlendireceğiz. 

Özellikle sizlere hatırlatmak isterim asimetrik tehditlerin bu kadar arttığı ve çeşitlendiği bir dönemde Türkiye'nin güvenlik konseptinin aynı kalması elbette düşünülemez.

Biz de değişen şartlara göre ülkemizin milli güvenlik hassasiyetlerini yeniliyor, güncelliyor, tehdit sıralamasında revizyonlara gidiyoruz.

Terör ve yabancı casusluk faaliyetlerinin yanı sıra son dönemde düzensiz göç gibi, radikalleşme gibi, organize suçlar gibi, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi yeni tehditler de kurumumuzun radarına girmiştir.

Farklı maskelerin arkasına saklanarak milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya çalışan beşinci kol elemanlarına kesinlikle göz açtırmayacağız.

Bugüne kadar Suriye'den Irak'a ve Ukrayna'ya kadar çevremizde yaşanan çatışmaların kıvılcımının ülkemize sıçramasına izin vermedik. Gezi Olaylarından 6-8 Ekim hadisesine bekamızı hedef alan nice saldırıyı beraberce savuşturduk.

Bundan sonra da mezhep, köken ve inanç üzerinden yürütülmek istenen operasyonlara asla müsamaha göstermeyeceğiz. Bu süreçte çağımızın nifak ve nefret yuvası haline dönüşen sosyal medya mecraları karşısında çok müteakkis olmamız gerekiyor.

Bölgemizde gerilimin tırmandığı bir dönemde bu mecraların ülkemize yönelik psikolojik harekatların merkezi olarak kullanılmasına seyirci kalamayız. Biz geçmişte bu tarz provokasyonların bedelini ödemiş bir ülkeyiz. Benzer acıları milletimize tekrar yaşatamayız.

İsrail'in ülkemizdeki casusluk şebekesini ortaya çıkaran teşkilatımız bizi tehdit edenlere cevabı çok net vermiştir. İsrail ciddi şekilde şaşırdı. Bu daha işin ilk adımı. Türkiye'yi tanıyacaksınız."

Hibya Haber Ajansı