"Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Boyutlarıyla Suriyeli Mülteciler" konulu panelde konuşan Dalmaz, Türkiye’ye mülteci akınının, 2011 yılının Mart ve Nisan aylarında başladığını anımsattı.
Başka bölgelerde "Arap Baharı" olarak adlandırılan gelişmelerin Suriye’de, kara kışın ve hüznün başlangıcı olduğunu ifade eden Dalmaz, BM’nin, Türkiye’deki mülteci sayısının, yıl sonu itibarıyla 1 milyonu geçebileceğini açıkladığını bildirdi.
Bunun getireceği sağlıktan, eğitime buca escort bir çok sorunla ilgili gerekli çalışmaları yaptıklarını, Türkiye’nin, Suriye ile tarihi derinliklere dayanan bir ilişkisinin bulunduğuna işaret eden Dalmaz, Suriyeliler’in Türkiye’yi sığınacakları tek ülke olarak gördüklerini dile getirdi.
Dalmaz, "Mardin, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep, Osmaniye, Kilis, Kahramanmaraş, Hatay ve Adana’da bulunan toplam22 kampta, 207 bin kişi barınıyor" diye konuştu.
"KIZILAY KART UYGULAMASINI BAŞLATTIK"
Suriyeli sığınmacıların, kültürel ve sosyal faaliyetleriyle sağlık ve eğitim gibi her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını, hiç bir sıkıntının bulunmadığını belirten Dalmaz, BM Dünya Gıda Programı ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile bazı konularda birlikte çalıştıklarını anlattı.
Kurdukları gıda marketlerinde Kızılay Kart uygulamasını başlattıklarını, bu uygulamayla kamplarda kalan insanların, kartlara yüklenen 80 lira ile günlük ihtiyaçlarını karşıladığını ifade eden Dalmaz, eskiden yemekleri hazır olarak verdiklerini, bunun israfa yol açtığını ve pahalıya mal olduğunu söyledi.
İnsanların, her çadır ve konteyner kentte kurulan marketlerden kartla alışveriş yaparak, gıdalarını temin ettiğini ve yemeklerini pişirdiğini kaydeden Dalmaz, bu sistemin günlük katkısının, bir milyon lira olduğunu vurguladı.
"KAMPLARLA İLGİLİ BİR SORUN YOK"
Veysel Dalmaz, Suriyeliler’in kaldığı kamplarla ilgili bir sorun bulunmadığını ancak kamp dışında, şehir merkezlerinde kalanların sayısının bir an evvel kayıt altına alınması gerektiğine dikkat çekti.
Bunların sorunlarının çözüm bulması noktasında gayretlerini yoğunlaştırdıklarını anlatan Dalmaz, şöyle konuştu:
"Kayıt noktasında koordinasyon merkezleri kurduk ve kayıtlara başladık. Ancak Türkiye’nin her tarafına yayılınca da kimin nerede olduğunu bil. Kamplar da dahil olmak üzere, bütün Türkiye’deki insanların belli bir sistemle kayıt altına alınıp, mükerrer kayıtları da çıkarabilecek bir sistem ortaya koymamız, bu noktada geçici kimliğe benzer bir şey vermemiz lazım ki; içimizde yaşayan yabancı nüfusun nereden denizli escortğini, niteliğinin ne olduğunu, hangi vasıflarının olduğunu ve nerede yaşadığını bilmek zorundayız. Bilmediğiniz, sizin içinizde yaşayan nüfusun, bir dezavantajı denizli escorttır."
Kamp dışında yaşayanların sayısının bir milyona yakın olduğunu, tam sayıyı bilmediklerini vurgulayan Dalmaz, "Bunun için ilçedeki kaymakamın, köyündeki muhtarın, ve ilindeki valisinin, o bölgede yaşayan Suriyeli’nin sayısını bilmesi mecburiyeti var. Bilmediği taktirde denizli escortlardan sorumludur ve bu bizim boynumuzun borcudur, bunu bilmemiz lazım" diye konuştu.
"ÇALIŞMA İZNİ VEREBİLMELİYİZ"
Türkiye’ye gelenlerin birçoğunun bir meslek erbabı olduğuna ve uygun olanların çalışması gerektiğine işaret eden Dalmaz, "O zaman dediler ki; ’ikamet lazım’, ikamet alındı. Fakat ikamet alabilmek için de pasaport almak lazım. Bizim ülkemizde kaç kişinin pasaportu var. Bir de Suriye’yi düşünün. Suriye’de çok rahat bir rejim yoktu ki. Gelenlerin yüzde 99’u pasaportsuz ve siz pasaportu olanlara ikamet izni veriyorsunuz. 6 aydan fazla ikameti olanlara Çalışma Bakanlığı’nın izniyle herhangi bir prosedüre gerek kalmadan çalışma izni verilebiliyor" ifadelerine yer verdi.