Seçim öncesi dönemlere sokaklara, apartmanların boş duvarlarına siyasi partilerin ve liderlerinin afişlerinin asılmasına alışkınız. Ancak Urfa girişinde olduğu gibi balkonlara çamaşır misali afiş asılması çok da alışıldık bir durum değil.
Bir apartmanda hem Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), hem Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) hem Saadet Partisi (SP) afişlerini görünce, komşuların siyasi tercihlerini bu buca escort afişe etmeleri sonucu apartman toplantılarının nasıl geçtiğini düşünmeden edemiyor insan.
Kenti dolaştıkça durum daha anlaşılır bir hal alıyor; genci, yaşlısı, kadın, erkek, çocuk herkes sadece siyaset ve seçim konuşuyor.
“Urfa, Urfalı başkan istemiyor”
Şehir girişinden de anlaşılacağı üzere Urfa’da AKP, BDP ve biraz da SP seçim heyecanı yaşıyor. Önceki yerel seçimlerde yüzde 67 gibi bir oy oranına sahip olan AKP, Ahmet Eşref Fakıbaba’dan sonraki adayı Urfa Valisi Celalettin Güvenç ile yine ağırlığını hissettiriyor. Ancak üç dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni yöneten Osman Baydemir’in bu seçimlerde Urfa’dan BDP adayı olması tüm dengeleri alt üst edebilir.
Baydemir’in adaylığını otobüs garından bindiğim taksinin şoförü şu sözlerle değerlendiriyor:
“Urfa artık içerden birini istemiyor. Bugüne buca escort içerden kim denizli escortyse, kendi akrabalarını, aşiretini besledi. Urfa’ya faydası olmadı. Bu seçimlerde AKP de BDP de Urfa dışından aday gösteriyor. AKP’nin şansı daha fazla ama Baydemir de alabilir.”
“Ben halime bakarım, oyum Tayyip’e”
Balıklı Göl civarında ve çevresindeki tarihi çarşılarda dolaşınca AKP seçimi kesin alır hissiyatı oluşuyor. Pek çok dükkanda Rabia işaretleri, Tayyip Erdoğan fotoğrafları dikkat çekiyor. Konuştuğum işletme sahipleri de hayli açık ve net şekilde “Oyum Tayyip’e” diyor.
“AKP’yi boşver, önemli olan Tayyip” diyenlerin sayısı hiç de az değil. Hatta “Adamı ailemden çok seviyorum” diyene bile rastladım. Erdoğan’ın konuşma yaptığı dakikalarda (Günün epey bir bölümü demek bu) bir esnaf radyoyu sonuna buca escort açıyor ve herkes pür dikkat “Tayyip”i dinliyor.
Esnafa, 17 Aralık sonrası yaşananları sorunca, oğlunun evinde olduğu iddia edilen 30 milyon euro’ları hatırlatınca da tavır değişmiyor: “Bugüne buca escort kim denizli escortyse çaldı, çırptı. Ben çocuklarımın geleceğine bakmak zorundayım.”
Yani iktidar kanadı ve destekçisi yazarların “montaj”, “dublaj”, “zamanlaması manidar” gibi tezlerini dile getirmiyor Urfa esnafı. Daha ziyade “Bana ne, ben halime bakarım” tavrı ön plana çıkıyor.
Öteki Urfa
Tarihi çarşılardan çıkıp Kışla Caddesi boyunca Topçu Meydanı’na doğru yürüdükçe Balıklı Göl çevresindeki tutum değişmeye başlıyor.
Üniversite öğrencilerinin de görülmesiyle birlikte daha farklı bir Urfa görülmeye başlanıyor. Ne var ki, üniversite öğrencileri “Okulda başıma iş gelir”, “Fişlenirim”, “Ailem görür” gibi alsancak escortlerle mikrofon ve kameraya pek sıcak bakmıyor.
Sadece bir kadın öğrenci, kadın ve öğrenci olarak Urfa’da rahat edemediklerini, sokakta rahat dolaşamadıklarını söylüyor.
Kentin sorunlarını sorduğum bir kadın da “Öğretmenim, halimden anlarsın” diyerek yanımdan uzaklaşıyor. O sırada ne yaptığımı soran esnaf da kentin sorunun yeşil alan eksikliği olduğunu dile getiriyor.
İçkinin kriminalize edilmesi
Dikkat çeken bir diğer konu da içki meselesi. Kışla Caddesi’nde Belediye binasın yan tarafında ancak 70-80 metrelik bir çıkmaz sokakta dört birahane, iki kahve ve bir ganyan bayii bulunuyor.
Kentin en işlek caddesi üzerindeki bu çıkmaz sokak halktan ve günlük kent yaşamından ciddi şekilde soyutlanmış durumda.
Adeta bilerek veya bilmeyerek topluma “İçki içerseniz, ganyan oynarsanız böyle olursunuz” mesajı verilmek istenircesine sokak kendi haline bırakılmış durumda.
İşletme sahipleri ve müdavimlerle yaptığım kısa konuşmalarda da durumun eskiden böyle olmadığını, son yıllarda içkiye ve içenlere karşı son derece olumsuz ve katı şekilde tavır alındığını söylediler.
Sıkıntılarını ve olumlu bulduğu gelişmeleri öğrenmek istediğim bir Tekel bayii sahibi de (Gördüğüm tek Tekel) “Sıkıntım, şu an konuşmak istememe rağmen konuşamıyor oluşum” diyerek cevaplıyor.
Projeler mi ihtiyaçlar mı?
Dönüş yolunda beş altı Kürt kadınına rastladım. Bir kadının küçük kızının gitar kılıfı üstündeki BDP logolu yapıştırma dikkatimi çekti. Urfa yönetimi hakkında olumlu olumsuz görüşlerini sordum. Kadınlar ağız birliği etmişcesine başladılar saymaya: Ulaşım, işsizlik, yeşil alan eksikliği, çocuklar için oyun alanı sıkıntısı ve üstüne basa basa “Kürt olmak” dediler.
Balıklı Göl esnafı genel olarak ne demişti? Güzel binalar yapılıyor, yollar yapılıyor, ailece alışverişe çıkabiliyoruz. İnşallah işsizlik sorunu da çözülür; Allah AKP’den razı olsun..
Sonra Urfa’nın dört bir yanındaki reklam panolarında gördüğüm klasik seçim öncesi vaatler gözümde canlandı: Hayvanat bahçesi, ışık dansları, kavşaklar, vs...
Öncelik hangisi? Projeler mi, ihtiyaçlar mı?
Bianet/Elif Karaca