Çiftçiler ikinci ürünü ekebilmek ve tarla sürme işleminde mazottan tasarruf sağlamak amacıyla anız yakmaya her yıl olduğu gibi bu yıl da başladı. Yakılan anızlar hem çevreye hem tarlaya zarar veriyor. Anız yakmak işleminde en çok zarar görenler ise tarla içinde bulunan hayvanlar. Anızlar sadece tarlaya zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda tarladaki hayvanları da öldürüyor.
ÖZTÜRKMEN: ORGANİK MADDE MİKTARI İLİMİZDE YÜZDE 1’İN ALTINDA
Anız yakmanın zararlarını anlatan Doç. Dr. Ali Rıza Öztürkmen “Şimdi teknoloji oldukça gelişti. Tonajlı traktörlerimiz var ve iyi tarım aletlerimiz var. Öyle ki, anız dediğimiz şey toprağa karışan organik maddedir. Yani, organik madde miktarı ilimizde yüzde 1’in altındadır. Eğer biz organik madde miktarını arttırırsak, toprağa verdiğimiz gübreyi azalttığımız gibi, masrafımız azaldığı gibi bir de toprağımızı iyileştirmiş oluyoruz. Dolayısıyla biz anız yangınlarından ziyade anızın toprağa iyi karıştırılmasını tavsiye ediyoruz. Hatta son dönemlerde yaygınlaşmaya başladı. Büyük bir kesim insanlarda kullanıyor. Hasat yaptıktan hemen sonra hasat zamanının arasına, anızın arasına mısır ekimi yapılabiliyor. Böylece hem gölge olmuş oluyor. Yani, toprağın nemi kaçmamış oluyor hem de topraktaki o materyaller toprağa karışarak toprakta türeyip organik madde halini alıyor. Kısacası anız yakmanın normal koşullar altında Çevre Bakanlığı tarafından dekar başına 35 bin lira bir cezası da var. Bunu birçok ilde uyguluyorlar. Umarız bu yıl da uygularlar” şeklinde konuştu.
‘SÜRÜM YAPILARAK TOPRAK ÇOK FAZLA PARÇALANMADAN EKİM YAPILABİLİYOR’
Öztürkmen, anız yakmak yerine tarlaya ikinci bir ürünün ekilebileceğini söyleyerek, “Biz çiftçimizin hızlı bir şekilde mısır ekmesini öneriyoruz. Ya toprağını iyi işlesinler ya da anıza ekim yaparak toprağa ikinci ürün yapabilirler. Hem anız yakarak topraktaki milyarlarca bakteri, canlı, hayvanlar yani topraktaki bu materyaller hepsi yanıyor. Aslında toprağın yapısı bozuluyor. Bu da hem ekonomik zarardır hem de bizim topraklarımızın yapısının kötüleşmesidir. Anızlarla beraber topraktaki makrobiyel faaliyetler hepsi bitiyor ve yanıyor. Yani, toprağımızın biz yapısını bozmuş oluyoruz. Toprak canlı yapısından çıkıyor.
TİGEM’DE MAKİNALAR VAR
Anız yakmak yerine tarlada bitki kökleri varken onlara ekim yapabilen makineler var. Şu anda birçok çiftçi o makineleri kullanıyor. TİGEM’de bu yöntem yapılıyor. Anıza ekim yapıyorlar, toprak nemi korunmuş oluyor hem de onlar tarlaya mineral oluyor. Anız yakmadan da hızlı bir şekilde sürüm yapılarak toprak çok fazla parçalanmadan ekim yapılabiliyor. Bu da gittikçe yaygınlaştı. Hem böylece az mazot kullanıyorsunuz hem de topraktaki besin elementleri artmış oluyor. Bence çiftçilerimiz direkt olarak hızlı bir şekilde topraklarını sürsünler. Daha sonra bugünlerde kurak geçiyor, toprak nemini çok kaybetmemeleri gerekiyor. Daha erken mısır ekimi yapabilirler. Böylece o farkı kapatmış olurlar, toprak yapısı da bozulmamış olur” dedi.